Merhabalar efendim.
Yeni bir başlangıç mı yoksa sonunu getiremediğim bir başlangıcın devamını mı yaşıyorum sorusunun cevabını bilemediğim bir süreçte bir aralıkta hatta belki de araftayım. Bazı günler heyecanlı, aksiyoner, ümitli olduğum bazı günler de gözyaşlarımdan nefes alamayacak kadar ağlamak istediğim zamanlar içerisindeyim. İşte kendime duygusal olarak yaşattığım bu değişimler ruhumda hasarlara sebep olurken farklı ruhsal deneyimlere şahit oluyorum.
İnsan garip bir varlık! Görünümünün altında bambaşka özellikler barındıran ve keşfedilmeye açık bir varlık! Yaratılma sebebiyle yaratılış özelliklerinin birebir örtüştüğü bir varlık! Görünen maddesinin altında var olan metafizik özellikleriyle aslını yansıtan bir varlık! Ruhun ve bedenin eşsiz bir şekilde uyum sağlayabildiği bir varlık!
Bu medcezirli sürecimde öğrendim ki keşfedilmeye müsait olan insan aynı zamanda keşfetmek için de ruhu ve bedeninin ortaklığında müsait bir varlık. Küçük bir âlem olan insan büyük âlemi bilme arzusu içerisinde. Ve işte bu bilme arzusu karşılanan insan mutluluk basamağına ulaşıyor. Bilme arzusu karşılanan ruh yeniden yapılandırılıyor ve tazeleniyor. Böylece gün boyu çeşitli sebeplerden dolayı yorgun düşen beden de ruhun bu yenilenmesi sonucu direnç kazanıyor. Ruhunun bilme isteğini karşılayan insan ilim yolunda adım adım ilerliyor ve sonunda ilim toprağında büyüttüğü, kökleri semaya uzanan bir ümit içerisinde varlığının sebebini kavramanın hazzını yaşıyor. Bu devreden sonra da bu insan gözyaşını dahi ilimden aldığı kuvvetle yine ilim için akıtıyor.
İnsan kumaya, araştırmaya,keşfetmeye olan talebi oranında ruhunu kendi âlemine kavuşana dek bu âlemde genç ve temiz tutabiliyor.
İlmini arttırma uğruna yollarda düşe kalka yürüyen keşif ehline selâm eyler ve onların kervanına yetişebilmeyi ümid ederim. Vesselâm.
Bir okuyucumun yaptığı güzel yorumda yer alan Bediüzzaman Said Nursi'nin insanı anlatan o muhteşem ve kıymetdâr sözlerini asıl metne taşımak yazının faidesini arttıracağını düşündüğümden ekleme yapmayı uygun gördüm:
· İnsan şu kâinat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesi,
· Ve hakikat-ı Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâm cihetiyle çekirdek-i aslîsi,· Ve kâinat Kur'ân'ının âyet-i kübrası,· Ve İsm-i Âzamı taşıyan âyetü'l-kürsîsi,· Ve kâinat sarayının en mükerrem misafiri,· Ve o saraydaki sair sekenelerde tasarrufa mezun en faal memuru,· Ve kâinat şehrinin zemin mahallesinin bahçesinde ve tarlasında, varidat ve sarfiyatına ve zer' ve ekilmesine nezarete memur,· Ve yüzer fenler ve binler san'atlarla teçhiz edilmiş en gürültülü ve mes'uliyetli nâzırı,· Ve kâinat ülkesinin arz memleketinde, Padişah-ı Ezel ve Ebedin gayet dikkat altında bir müfettişi, bir nevi halife-i arzı,· Ve cüz'î ve küllî harekâtı kaydedilen bir mutasarrıfı,· Ve semâ ve arz ve cibâlin kaldırmasından çekindikleri emanet-i kübrâyı omuzuna alan,· Ve önüne iki acip yol açılan, bir yolda zîhayatın en bedbahtı ve diğerinde en bahtiyarı,· Çok geniş bir ubudiyetle mükellef bir abd-i küllî,· Ve Kâinat Sultanının İsm-i Âzamına mazhar ve bütün esmâsına en câmi bir aynası, ve hitabât-ı Sübhâniyesine ve konuşmalarına en anlayışlı bir muhatab-ı hassı,· Ve kâinatın zîhayatları içinde en ziyade ihtiyaçlısı,· Ve hadsiz fakrıyla ve acziyle beraber hadsiz maksatları ve arzuları ve nihayetsiz düşmanları ve onu inciten zararlı şeyleri bulunan bir biçare zîhayatı,· Ve istidatça en zengini,· Ve lezzet-i hayat cihetinde en müteellimi ve lezzetleri dehşetli elemlerle âlûde,· Ve bekaya en ziyade müştak ve muhtaç ve en çok lâyık ve müstehak ve devamı ve saadet-i ebediyeyi hadsiz dualarla isteyen ve yalvaran ve bütün dünya lezzetleri ona verilse, onun bekaya karşı arzusunu tatmin etmeyen,· Ve ona ihsanlar eden Zâtı perestiş derecesinde seven ve sevdiren ve sevilen çok hârika bir mu'cize-i kudret-i Samedâniye ve bir acûbe-i hilkat
** Yorum yaparsanız mutlu olurum 'Allah ilmini arttırsın.' diye dua ederseniz çok mutlu olurum :)