"Züleyha söyle bana; kısacık bir aşk rüyası adına insanoğlunu kayıp kuyularda uyuttuğun gerçek midir?"
Bünyamin, kendi kuyularının sırrını çözmek için bu soruyu sorarken Züleyha'ya, bende kendime, kendimize soruyorum:
-Ey insanoğlu hangi aşkın uğruna kendini bir kuyunun dibine gömüyorsun? Hangi sevda uğruna üzerine karanlıkları çekiyorsun?
Üç yol adlı bu filmi izlerken insan bunlar gibi daha birçok şeyi sorguluyor. Kurşunların seslerinden kırmızı izler taşıyan Bosna'dan, suların altında kalsa da silinemeyecek büyülü izler taşıyan Batman'a uzanan bir hikayeden bahsediyor. Ancak şiirsel ve mistik anlatım tarzıyla film, sizi şimdiden alıp çok uzakta olmayan içinize doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Batıdan doğuya uzanan bir aşk masalının büyüleyiciliği ile kalbiniz nefes almaya başlıyor.
Aslında aşkın doğusu,batısı, kuzeyi,güneyi yoktur. Aşkın bir dünyası da yoktur. Aşk her yerde yaşanan, her yerde girdiği gönlü yakan, sızlatan bir varlıktır. Aşkın olduğu yerde gözyaşının, özlemin, hasretin olmaması mümkün bile değildir. Çünkü aşkın fıtratında bu vardır. Ezelde yaratıldığında aşk, bu unsurlar ile var olmuştur. Çünkü aşk, onu yaratanın emriyle uzak diyarlara, dünyaya belki dünyalara gönderilmiş ve diyar diyar gezmiş, ta ki ait olduğu yere dönene kadar.
Aşk onu yaratanla birlikte öyle güzelliklere şahit olmuştur ki... Allah, aşk ile insanı yaratmış, evreni yaratmış, aşk ile dünyayı yaratmış, aşk ile aşkı yaratmış. Yani aşkın hakiki yurdu Allah'tır, Allah'tadır, Allah'tandır.
Biz insanlarda aslında Allah'ın aşkını ararız her anda, her bir yerde. Ellerimizi Allah'ın aşkını bulmak için uzatır, gözyaşlarımızı bunun için dökeriz dertlerimizin üzerine. Ama çok azımız aşkın izine rastlar, aşka ulaşabiliriz.
Filmde Yusuf, Bünyamin, Züleyha'da kendi kuyuları içinde rüyalarından yansıyan ışıklarla aşkın izini sürmeye çalışırlar. Aşkla yaratılan dünyanın, nefret kuyularına dönüşme çatışmasının işlendiği filmde, onlarda dünyanın ilk anına dönebileceği ümidini taşımaktadırlar içlerinde. Ve bunun gerçekleşmesi için yollar aramaktadırlar, tabi öyle bir yol var ise...
Cevapların sorusuz kaldığı Bünyamin'in bu sözleri ise aslında milyar yıllık dünyanın kısa bir özetini çiziyor:
"Yaşadığımız şu çirkin zamanda insan hayal kuracak sebepleri tek tek yok etti. Ama rüya , insana yeni bir inanç kazandırabilir. Şiir gibi..."
Ek Bilgi: Fİlm Bosna-Türkiye ortak yapımıdır. Yönetmen Faysal Soysal tarafından yazılıp yönetilen film onun ilk uzun metraj filmidir.Ayrıca T.C. Kültür Bakanlığı'nın katkıları ve TRT ortak yapımı olarak çekilmiştir. Türkiye, İran, Rusya, Çin, Avustralya, İtalya gibi ülkelerde birçok ödüle layık görülmüştür.
Not 1: Filmde mavi rengin kullanımına hayran kaldım. Özellikle Yusuf'un odasının eski mavi renkli duvarları insana masalsı bir mekana giriyormuş hissi veriyor. Aynı zamanda rüyaların merkezde olduğu bir filmde sanırım bu rüya etkisi mavi renk ile de yoğunlaştırılarak verilmiş olmalı ve bence oldukça başarılı olmuş.
Not 2: Filmi izlerseniz ki mutlaka zaman ayırıp izleyin, o vakit duygu ve düşüncelerinizi ve sizin film tavsiyelerinizi de muhakkak beklerim ^^
Selamlar ola ey bu satırları okuyan kişiye :)
Not 2: Filmi izlerseniz ki mutlaka zaman ayırıp izleyin, o vakit duygu ve düşüncelerinizi ve sizin film tavsiyelerinizi de muhakkak beklerim ^^
Selamlar ola ey bu satırları okuyan kişiye :)




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder