1. Tanınıncaya Kadar
2. Tanıdıktan Sonra
3. O Günden Beri
Necip Fazıl'ın hayatını işte bu üç bölümle yani Es'Seyyid Abdülhakîm Arvasî ile özetlemek mümkündür. O'nunla tanışmadan önceki hayatını şu sözlerle anlatır:
"Ve ıstırap, ıstırap, ıstırap... Kendi kendine gelmediği zaman zorla arayıp da bulduğum, bulmak için her şeyi yaptığım, her vesileyle tökezleyip dümdüz yürümeye razı olmadığım ve daima inkisarına istekli çıktığım ıstırap..."
Bu sözler anlayan ve hisseden aynı zamanda onun gibi arayışta olan insanlar için ne büyük mana içermektedir. Bedenin ötesinde çekilen bu acıyı kim bilir başka hangi dertliler hangi sözlerle anlatmıştır?...
Onunla tanıştıktan sonra da bitmez ızdırapları, yaşadığı gitgelleri de şu cümlelerle anlatır:
"Efendi Hazretlerini her görüşümde insan, ondan her ayrılışımda hayvanım... Yalnız ağzı ve kalbiyle birtakım doğruları geveleyen, fakat teniyle çöplükte yaşayan bir hayvan..."
Bunun yanında kitabı okurken Yahya Kemal'e, Ziya Gökalp'e, Abidin Dino'ya, Nazım Hikmet'e, Ahmet Hamdi'ye, Hamdullah Suphi'ye, Yakup Kadri'ye ve Abdülhak Hamid'e uzun ya da kısa bahislerle denk gelebilirsiniz. Kitap boyunca Necip Fazıl'ın maddi alemdeki yaşamına çocukluğundan itibaren tanıklık eder hapislerini, sürgünlerini, türlü zorluklarını, Büyük Doğu Mecmuası için verdiği mücadelelerini okursunuz. Ancak bunların ötesinde kitabın merkezinde Necip Fazıl'ın manevi yolculuğuna şahitlik eder ve ızdıraptan, çileden bahsederken neyi kastettiğini daha iyi anlarsınız. Ya da kitabı kapattığınızda 'Ben' isimli şiirini bir kez daha okur ve daha iyi anlarsınız.
"Ben, kimsesiz seyyahı, meçhuller caddesinin...
Ben, yankısından kaçan çocuk kendi sesinin...
Ben, usanmaz bekçisi, yolcu inmez hanların;
Ben tükenmez ormanı, ısınmaz külhanların...
Bem, kutup yelkenlisi, buz tutmuş kayalarda;
Öksüzün altın bahtı, yıldızdan mahyalarda...
Ben, başı ağır gelmiş, boşlukta düşen fikir;
Benliğin dolabında, kör ve çilekeş beygir...
Ben Allah diyenlerin boyunlarında vebal;
Ben bugünküne mazi, yarinkine istikbal...
Ben, ben, ben; haritada deniz görmüş, boğulmuş;
Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş...
Hep Ben, ayna ve hayal, hep ben, pervane ve mum;
Ölü ve Münker-Nekir, başdönmesi uçurum..."
*** Zamanını ayırıp okuduysan beğen, yorum yap ya da paylaş ki sana teşekkür edebileyim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder