3 Haziran 2015 Çarşamba

"Mutluluk Nedir?" Sorusunun Cevabını Arayan Kızın Hikâyesi



Yine günlerden bir gün kızın yolu şehrin kalesine düşmüştü. Birkaç arkadaşının mezuniyet fotoğraflarını çekmişti. Ancak işi bittiğinde aşağı inmek istemedi. Bir an değil her zaman çoğunlukla istediği gibi yalnız kalıp kendinden dahi uzaklaşarak zihnini temiz havayla boşaltmak istemişti. Sahiden bulunduğu yerin havası ve doğası, manzarası bir harikaydı. 
Zamandan, mekandan uzaklaşmak istiyordu. Hatta bu arzusu onda farklı hayallere sebep oluyordu. Acaba sahiden dünyadan başka bir yerde başka şartlarda yaşanılabilir miydi? Ya da arada sırada atmosferin dışına kadar çıkıp biraz orada takılıp aşağı inse de olurdu yani. Kız bu imkansız düşüncelerinden dolayı kendine güldü hatta aptalca buldu. Hızını alamadı ardından kendine kızmaya başladı. Hayır yani derdin ne senin oturduğun şu toprağın değerini bilip mutlu olamadan istersen Mars'a git orada da mutsuz olursun sen, dedi. Sonra bu azarlamadan kız biraz utandı ve yaşadığı Dünya gezegenindeki yaşamı için teşekkür etti Yaratıcısı'na. Belki de, dedi, engel olan gözlerimdir. Perdelerin arkasını göremeyen gözlerimdir. Hakikati,mutluluğu görmeme engel olan gözlerimdir. Sonra hemen gözlerini kapadı. Kulağındaki müziği kapadı. Telefonunu kapadı.Ayakkabılarını çıkardı. Kitabını kucağına aldı. Ellerini açtı. Olduğu yerde çimlere doğru uzandı ve nazik dokunuşlarla onları hissetmeye başladı. Aynı anda başının üstünde ötüşen kuşların sesini dinlemeye başladı. Sırtını arkasındaki ağaca dayadı. Ağacın sert kabuğu üzerinde ellerini gezdirmeye başladı. Ağacın enerjisini belki ruhunu duymaya çalıştı. Sanki işe yarıyordu. Kuşları biraz daha dinlemeye devam etse dillerini çözecek gibiydi. Evet kesinlikle farklı bir şeyler oluyordu. Şimdi o hep bahsettiği Dünya'dan uzaklaşma hissiyatını yaşıyor gibiydi. Bir an başka bir gezegende olduğunu hissetti. Bu gezegenin adının Mavi Düşler Gezegeni olduğunu fısıldadı bir kuş kulağına. Sonunda başarmıştı. Gitmişti ve varmıştı. Artık kuşların ne söylediğini de anlayabiliyordu. Dudaklarını kıpırdatmadan kuşlara seslendi: Mutluluğun sırrı nedir?
Kuşlar hepsi birden sustular. Derin ve hiç bitmeyecek bir sessizlik oldu. Kız bir an korkmaya başladı. Acaba yanlış bir şey mi söylemişti?..
Kuşlar aniden uçuşmaya ve ötüşmeye başladı. Ama hepsi bir hareket içinde olduğu ve aynı anda ötüştükleri için kız ne dediklerini anlayamıyordu. Ardından kuş kalabalığının içinden beş tanesi kıza doğru yaklaşmaya başladılar. Kız endişelenmeye devam ediyordu. Beş kuş hızlıca çırptıkları kanatlarını, ayakları toprağa değince yavaşça yanlarında kapadılar. Kuşların içinden en ortada duran söze başladı:
-Biz Mavi Düşler Gezegeni'nin bilgeleriyiz. Grubun başkanı benim. Şimdi sırasıyla sana sorunun cevabını vereceğiz. Bu cevaplardan hangisinin doğru olduğuna sen karar vereceksin. Yani her zaman seçim sana ait olacak. Çünkü her canlı irade sahibi olarak yaratılmıştır. İradeni, aklını ve en önemlisi kalbini kullanarak aradığın cevabı sen bulacaksın, dedi. 
Bunun üzerine kız şaşkınlığını gizleyemeden heyecanlı bir şekilde kafasını sallamaya başladı. Böylece kuşların teklifini kabul etmiş oldu. 
Kuşlar sağ baştan başlayarak "Mutluluk nedir?" sorusuna cevap vermeye başladılar.
İlk kuş şöyle cevap verdi:
- Mutluluk; çalışmak, kazanmak ve kazandıklarını paylaşmaktır.
İkinci kuş:
- Mutluluk; karanlığın dışında olmak ve hep ışığı aramaktır.
Üçüncü kuş yani Başkan, sırasını dördüncü kuşa verdi ve o da şöyle cevapladı:
- Bütün üzüntüleri görmezden gelerek hep iyiyi ve güzeli düşlemektir.
Beşinci kuş:
- Mutluluk; aklın emirlerine uymaktır. 
Kız merakla bu kuşların başı olan ortadaki kuşun cevabını bekliyordu. Ortadaki kuş bir adım öne gelip ve gözlerini kızın gözlerine yaklaştırarak;
- Ey hakikatin peşine düşmüş meraklı kızım! Mutluluk; hayatı olduğu gibi kabul etmek, ağır işlerine razı olmak ve hayattaki bu zorluklara ve acılara karşın her tarafa iyiliği yaymaya çalışmaktır. Mutluluk; bir çift gözden akan yaşı silebilmek, yerine tebessümü yerleştirmektir, dedi. 
Kız bu sözler üzerine yüzünde oluşan tebessümle ağlamaya başladı. Yukarıda uçuşan kuşların her birinin gözlerinden akan yaşlar yağmur haline gelip kızı ıslatmaya başladı. Kız ayağa kalktı ve ortadaki kuşun boynuna sarılarak teşekkür etti. Kız artık aradığı cevabı bulmuştu. Mutlulukla gözyaşı yağmuru altında tüm kuşlarla beraber şarkılar söyleyip dans etmeye başladı. Kızın yüzündeki tebessüm gülücüklere ve kahkahalara dönüşmüştü. Mutluluktan aldığı enerjiyle yüzünü yukarı çevirip dönmeye başladı. Döndü, döndü, döndü... ve bir anda gözlerini açtı. 
Şaşkınlık içinde etrafına baktı,kendisini şehrin kalesinde seçtiği ağacın altında otururken buldu. Acaba yaşadığım tüm o olaylar rüya mıydı?, diye düşünürken yukarı baktı ve yanağının üzerine bir yağmur damlası düştü. O anda kız gerçeği anlayarak ve gülümseyerek hızlanan yağmurun altında dans etmeye başladı.

SON


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bir Film Tavsiyesi: Midnight in Paris

Merhaba herkese.  Az önce son sahnesiyle birlikte hayatımın en güzel filmlerinden birini izlediğime karar verdim. Bu eşsiz keşiften...